https://www.youtube.com/watch?v=167dCiOSlzs

Black Oranye Archetype Inspired Logo.png

Zamanın birinde bir prenses varmış ve bu prenses amansız bir hastalığa yakalanmış. Tek ilacı da çok uzaklarda bir ormanda kırmızı bir ağacın dalı ve yapraklarıyla yapılacak olan şurupmuş. Padişah da kölelerinden birini o kırmızı ağacın dallarından ve yapraklarından getirmesi üzerine göndermiş.

Köle de günlerce süren yolculuktan sonra ilk kez gittiği, padişahın söyledi o ormana sonunda varmış ama nehrin, ilk kez gördüğü hayvanların, ilk kez gördüğü çiçeklerin bitkilerin büyüsüne öyle bir kapılmış ki orada sefa sürüp durmuş. Yemiş. içmiş, sarhoş olmuş. Günler geçtikten sonra da geldiği sarayda daha önce kimsenin görmediği meyveleri heybesine yükleyip saraya dönmüş.

image.png

*Padişahın karşısına gururlu şekilde, göğsü kabarık çıkmış. Padişah bunu görünce sormuş: “Nerede benim kırmızı ağaçtan getireceğin dallar ve yapraklar? Büyücülerim onlardan şurup yapıp kızımı iyileştirecekti, o ağaçta kızımın amansız hastalığının ilacı vardı.”

Bunları duyunca bizim köle de tabi “Aaaa sultanım!” demiş. “Beni gönderdiğiniz ormanda öyle güzel meyveler vardı ki; öyle güzel çiçekler, nehirler vardı ki… Bakın bakın, heybemde size armağan olsun diye, size hediye olsun diye bakın neler getirdim. Ama galiba o güzelliklerin içinde ben o ormana niye gittiğimi galiba unutmuşum lütfen, lütfen beni bağışlayın sultanım.” demiş. Padişah da burada “Vurun kellesini!” deyince bizim kölenin başı gitmiş.*

~

İster homo narrans ister anlatan insan deyin ama hakkaten öykü insanda husisi bir tesir bırakıveriyor. Kırmızı Ağaç öyküsünü Hikmet Abi’den ilk dinlediğimden beri unutmadım -öykülerin unutulmazlık diye bir tarafı var-. Ve biliyoruz ki o köle bizzat biziz. Kölenin ağaç arayış öyküsü tıpkı bizlerin hayatlarına benziyor. Bu öyküden birkaç sözcük çıkarılacaksa kendi kazımdan şunları çıkardım: Unutmak, hatırlamak, atalet, zevk, pişmanlık… Yukarıdaki hikâyeyi de yazıya geçirirken düşünmeden edemedim, okul hayatım aklıma geldi. Okula niye gidiyoruz, okuldan nasıl geliyoruz? Belki de üniversitem koca bir orman ve ben o ormana sabah sabah evden kırmızı ağacı bulmak için çıkıyorum ama akşam yorgun argın geliyorum. Diyorum ki “Aaaah unuttum, kırmızı ağacı bulmaya gitmiştim ya ben.” Ve bu öykü benim hayatımda durmadan tekerrür ediyor. Üç yıl daha mı tekrarlayacak bunu diyorum. Eğer kırmızı ağacım o ormanda bir yerdeyse; onu şu okullar açılınca bulmak için tekrar evden çıkacağım ya, hah işte o sefer unutmayacağım.

Black Oranye Archetype Inspired Logo (3).png